25 Kasım 2024 Pazartesi
Farkında değil misiniz herkesin ne kadar sahte olduğunu. Herkes işine geldiği gibi halkı ahmak yerine koyuyor.
Elektrik faturalarının bir miktar olması halinde vatandaşın elektriğinin otomatik kesilmesi için bir sistem kuran ve bunu kaç yıl öncesinden uygulamaya koyan Kıb-Tek yönetimi ve Enerji Bakanlığı, yıllardır borcunu ödemeyen ve fahiş rakamlarda kuruma borcu olan büyük iş adamlarının elektriğini kesemiyordu. Ta ki geçtiğimiz gün Kıb-Tek yönetimi yerine duruma el atan ve çok ciddi bir cesaret örneği sergileyen sendika (El-Sen) olaya el atana kadar.
Aynı şekilde devletin bakanlıklarının yüklü miktardaki borçlarının da ödenmediği, geçtiğimiz gün El-Sen tarafından elektriklerinin kesilmeye başlanmasıyla ortaya çıktı. Peki fakir fukaranın elektriğini kesen Kıb-Tek gelmiş geçmiş yönetimi ve gelmiş geçmiş Enerji Bakanları bu halkın yüzüne bakarken utanmıyorlar mı?
Öte yandan, gerek teşvik prim destekleriyle gerekse de elektrik borçları konusunda ayrıcalık gören otel, casino, işletme, firma sahiplerinin gerek hayır işi yapan gerekse de yardıma ihtiyaç duyan insanları görmezden gelmelerine seyirci ve umursuz kalan siyasilerin, seçim yatırımları için milyonlarca liralık reklam harcamaları yapmalarına ne demeli?
Örtülü ödenek konusunu yazmıştım geçtiğimiz gün. Fakir fukaranın imdat çığlıklarını görmeyen duymayan, hayır işleri yani gönüllü iyiliklere hayatını adayanları görmeyenlerin, her fırsatta “bütçede para yok” gerekçeleri sunanların, seçimde seçilebilmek için milyonlar harcamalarına ne denir?
Sahteyiz… Kimse dürüst, iyi veya ülkesini düşünür ayağına yatmasın. Herkes koltuk derdinde.
Kimse ülkenin daha iyi yönetilmesi için seçilmek amacıyla türlü kılıklara girip, seçilsin diye milyonlarca lira parayı dökmüyor. Kimse bu milyonları ülkeyi daha iyi yönetme hevesiyle akıtmıyor yani. Yemez kimse bu palavraları.
Fakir fukara insanlar varken, işsiz kalıp çocuklarına bakamayan insanlar varken, sakat, hasta engelli insanlar zor şartlarda yardım talep ederken, hiç bir kez bile ortaya çıkmayan ve yardım eli uzatmayanların, sırf ülkemiz daha iyi olsun diye tonlarca para akıtmasının fedakarca olduğuna çocuklar bile inanmaz.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, seçim tarihinin belirlendiği güne kadar, ülke içi hangi konuya karıştı, hangi konuya müdahil oldu, Afrika gazetesi saldırısı olayından başka? Nice olaylar olmadı ki bu ülkede… Hangi dram olayda, Cumhurbaşkanının bir el uzatıp veya bir maddi bağış yaptığını duyduk. Pandemi için bağışladığı bu yılki örtülü ödeneği hariç geçmiş yıllardaki örtülü ödeneğini ne yaptığını ise hiçbir zaman açıklamadı. Örtülü ödeneklerini yakın olduğu parti TDP’ye verdiği gündeme gelmişti bir dönem. Unutmadık.
Adaylardan Tufan Erhürman, sırf büyük süpermarketler ve diğer marketlerin lehine ve çıkarına, Başbakanlık görevinde iken halkın daha ucuza alışveriş yaptığı askeri kantinleri kapatmıştı. Tam da halkın sefalete daha da sürüklendiği dönemde. Bunu gündeme getiren ilk gazeteciydim. Çok ciddi tepki almıştı. Akabinde askerin başıyla tekrardan görüşüp askeri kantinlerin sivil halka açılması fakat fiyatların piyasa fiyatları dengesine çekilmesi anlaşması yapmıştı. Yani fakir halk yine ucuza alamayacaktı.
Al birini vur ötekine…
Serdar Denktaş, ülkesini çok sevdiğinden ve bu ülkeyi kurtarmak için mi can havliyle seçim propagandası yapıyor. Unuttuk mu halka tasarruf öğütleri verirken, Maliye Bakanı iken kabine üyelerinin altına çektiği 11 adet son model makam araçlarını.
Unutmadık.
Kudret Özersay… Kendi atadığı Bakan’ı sahipsiz hayvanların barınağını yıktırıp bölgeyi kırsal kesim arsası olarak dağıtmak istiyor. Hayvanlara duyarlı ayağına yanına çağırdığı bizzat şahsıma, sağ elinin işaret ve baş parmağını birbirine sürtüp para işareti yapmşıştı. Tutsam acıyıp ben verecektim zavallı devlete. “Devletin parası yoktu ama sıradan basit bir vatandaşın vardı, ikinci bir kez hayır amaçlı (iyilik amaçlı) ikinci bir barınak kurmaya çünkü. Gün geldi seçim geldi çattı ve öğrendik ki kendi himayesinde ve kendi kontrolünde, kendi inisiyatifinde örtülü ödeneği vardı, onlarca belki yüzlerce barınak kurabileceği, hani şu çok acıdığı sokak hayvanlarına. Ama o parayı Maliye’ye geri iade edip övünmeyi tercih etti, bölgeye hayır amaçlı bir bağış yapmak yerine.
Daha sayayım mı…
Ersin Tatar… Geçtiğimiz gün uzun uzadıya yazdım. Pandemi döneminde yani Mart ayında insanlar maddi olarak ciddi dara düşerken, Başbakanlık yoksul insanların ‘hane halkı yardımlarını’ kesti. Üstelik de o dönemde ne hasta vardı, ne vaka. Ne de pandemi ile ilgili ciddi bir test çalışması vardı veya herhangi bir harcama. Yoksul insanlara acımayan Ersin Tatar, şimdi ülkesini öylesine çok seviyor ki, tonlarca para harcadı bu seçim arifesinde sırf seçilebilmek için.
Erhan Arıklı ise vahim… Zamanında Afrika gazetesi saldırısında saldırganların en önündeydi. Gazetecilere taş atarken saldırganlar, en ön saflarda başı çekiyordu. Ülkemiz için hak, özgürlük ve demokrasi anlayışı bu kadar yani. Anlarsınız.
Halk için çıkarsız çabalayan varsa bana da söyleyin. Ben de bileyim.
İnsanlık öldü. Herkes çıkar, herkes koltuk derdinde.
Öyleyse seçimde hadi rastgele.